• Anasayfa
  • Kaymakamlık
    • Kaymakamımız
    • Görev Yapmış Kaymakamlarımız
  • İlçemiz
    • Tarihçe
    • Coğrafi Durum
    • Eğitim
    • Konaklama
    • İlçe Haritaları
  • Ziyaret Yerleri
    • Gökpınar Gölü
    • Şuğul Vadadi
    • Diğer Ziyaret Yerlerimiz
  • Halk Kültürü
    • Atasözleri ve Deyimler
    • Efsaneler
    • Masallar
    • Fıkralar
    • Ağıtlar ve Türküler
    • Giyim Kuşam
    • Halk Mutfağı
    • Maniler ve Ninniler
    • Gelenek ve Görenekler
    • Halk Oyunları / Halaylar
    • Nasihatlar
  • İletişim
  • Muhtar Telefonları
  • Gürün Kaymakamlığı Bilgi Edinme
  • İmza Yönergesi
 
 
A- A+
FIKRALAR
NE KADAR YERSİN?
Köfteli eti çok seven Gürünlü Behzat Emmi’ye bir çarşı esnafı "Ne kadar yersin?" diye sormuş.
-"Gardaş kaşıklaya kaşıklaya kolum yoruluncaya kadar yerim… Kolum dinlenince tekrar başlarım" demiş. [1]
 
BEN HİSSEME DÜŞENLERİ SÖKÜP EVİME GÖTÜRDÜM
 
Nihat Kırış’ın uzun yıllar öncesinden bir anısı: [2]
Gürün çarşısında, biraz safça ayak işleri gören Şevket adında birisi vardı. Bir gün çarşıda dolaşırken babam (Talat Bey) çağırtıp "Boş musun?" diye sormuş. "Evet" yanıtını alınca, "Şevket, bizim mezarlık altındaki tarlada patates ekili… İstersen git onları sök, yarısını bizim eve, yarısını da size götür," demiş.
Aradan iki veya üç gün geçtikten sonra Şevket gelip Talat Bey’e:
-"Efendi Amca" demiş. "Ben hisseme düşenleri söküp evime götürdüm".
 
DİLİNDEKİ SANA, GÖNLÜNDEKİ BANA
 
Gürün’de çarşı esnafından Hüseyin Efendi hasta olunca, dükkân komşusu Ermeni Hamparsun Efendi evine geçmiş olsuna gelmiş ve şifa dilerken nasıl olmuşsa dili sürçmüş:
"Hüseyin Bey geçmiş olsun, Allah şifa vermesin," demiş.
Yanlışın kasıtsız yapıldığını anlayan Hüseyin Efendi de esprili bir şekilde cevap olarak
-"Sağ ol Hamparsun Efendi, yalnız; dilindeki sana, gönlündeki bana olsun" diye yanıtlamış. [3]
 
DAĞLARIN ARKASINI GÖRDÜN MÜ?
 
Sayın Nihat Kırış’ın "Gürün Albüm" adlı kitabından bir hikâyecik:[4]
"Gürünlünün sıcak ve candan yakınlığı, zarif ve ince esprileri unutulmaz. Gözlemlediğinizde, uzak kentlerdeki pek çok Gürünlü Gürün’ü unutamamıştır. Gerçekten de çoğumuz Gürün’ü ve Gürün anılarını, Gürün’ü görmemiş yabancı dostlarımıza da anlatırız.
İşte, kibar ve Gürün’ü çok sevenlerden biri olan Ali Demir Yonguç Bey de çoğumuz gibi dostlarına Gürün’ü anlatırmış. Arkadaşlarından biri Gürün’den geçmiş ve dönünce:
-"Ali Bey Gürün’ü anlattığın ölçüler de göremedim" demiş.
-"Dağların arkasını gördün mü?" demiş,
-"Hayır" demiş dostu.
Ali Bey de  "Kardeşim işte esas Gürün oralardadır..." demiş.
 
KÖYÜN ÇOBANI
 
Bizim köylü (Yeni Bektaşlı) bir çoban, Gürün’lü bir sürü sahibiyle sürüsünü otlatmak için anlaşmış. Ancak bir ay bu işe devam ettiği halde bir türlü karnı doymamış. Çünkü çoban, bizim köydeki sürü sahiplerinin hazırladığı, içerisinde “kavurma, peynir, tereyağı, yağlı ekmek (omaç), yumurta vb.” hayvansal gıda olan azıklara alışıktır. Gürün’de ise hayvansal gıda az olduğundan, azığını “domates, salatalık, kayısı, biber, kak, dut kurusu vb.” şeylerden hazırlamışlar.
Çoban bu tür yiyeceklere alışık olmadığı ve de sevmediği için haliyle doymamış. Utandığı için de gerçeği söyleyememiş ve bir gün “ben çobanlığı bırakıyorum” demiş sürü sahibine. Sürü sahibi:
-“Neden bırakıyorsun arkadaş, paranı mı vermedik, azığında domates mi vermedik, salatalık mı vermedik, soğan mı vermedik, dut mu vermedik?” diye sıralarken çoban sürü sahibinin lafının ortasına atlamış ve:
 -“Bak hele bak şu utanmaza, hiç ekmekle kavurmanın, omaçın yanına yaklaşıyor mu? Arlanmaz herif” demiş.[5]
 
UYANIK KÖYLÜ
 
Gürünlü bir köylünün öküzü hastalanmış adam Allaha dua etmiş Allahım demiş, eğer öküzüm iyileşirse senin rızan için 1 ay oruç tutacağım. Allah duasını kabul etmiş ve öküz iyileşmiş. Adam tam bir ay oruç tutmuş. Orucun bittiği gün sabah, bakmış ki öküzü ölmüş.
Adam demiş ki Allahım sen beni aptal mı sandın. Orucu Ramazana sayarım, öküzü de kurbana sayarım demiş.
İNŞALLAH ÖLMEMİŞTİR
 
Gürün’ün Deveçayır köyünde birinin anası ölmüş. Oğlu hem ağlıyor hem de tabudu taşıyormuş. Onu teselli eden komşusu:
-“Ağlama kurban ağlama, inşallah ölmemiştir. Sen kalbini ferah tut!” demiş.
 
İT KILI KIRKAN BERBER
 
Şair berber Turgut Amca yıllardır Gürün Kaymakamlarının berberliğini yapar.
 
Bir gün Kaymakam Akın Gönen’i tıraş ederken, dükkânın kapısında bir vatandaş belirir.
— Selamün aleyküm
—    Aleykümselâm.
—    Turgut Amca,  bir ihtiyacım var, biraz borç para verebilin mi?
—    Yavrum, nerden bulayım parayı. Bu devirde para kazanmak kolay mı?  Biz para bulmak/kazanmak için it kılı kırkıyok.
Adam çeker gider. Kaymakam da hiçbir şey demez. Ertesi gün Kaymakam Akın Gönen elinde on iki yapraklı bir takvimle gelir.
—    Turgut Amca al şu takvimi, iki aynanın arasına as. İt kılı kırkmaya da devam et, der. [6]
Yıllar sonra Kaymakam Bey bakan olunca Mecliste Suçatılılar ile karşılaşır. Başından geçen bu olayı anlattıktan sonra 3 kg baklava ile Turgut Amcaya selam gönderir.
 
TEZEK NEDİR?
 
Yöremizde eskiden, devlete ait bir kuruma kışlık yakacağının alınması için başkente müracaat edilir. Bu müracaatta tezek alınıp alınamayacağı sorulur. Bunun üzerine de üst düzeydeki bürokratların tezeğin ne olduğunu bilmedikleri için yukarıdan gelen cevapta, “Tezek nedir? Onu bildiriniz” yazısı gelince buradaki yetkili de yukarıdaki yetkiliye şöyle bir yazı yazar.
“Tezek bir b.ktur. Kalorisi yoktur. Burada da çoktur. Alalım mı almayalım mı?”
Derken yukarıdan cevap gelir.
“O dediğiniz şeyden alınız ve kurumumuzun kışlık yakacak ihtiyacını karşılayınız.”[7]
[1] Nihat KIRIŞ, Albüm/Kitap, Gürün Kültür Vakfı yayını, İstanbul, 1999
[2] A.g.e.
[3] A.g.e.
[4] A.g.e
[5] Feyzullah Arslan, Gül Güldür Düşündür, Ankara, 2002
[6] Bu olayı Turgut Yalçın’ın kendisi anlatmıştır
[7] ÖZ,  M. Ali, Bütün Yönleriyle Gürün, İstanbul, 1999
Halk Kültürü > Fıkralar    - 07 Ekim 2016 Cuma   Yazdır
Bu içeriği paylaş

T.C.
Gürün Kaymakamlığı
Telefon: 0 346 715 10 01 FAX: 0 346 715 13 73
E-Posta: gurun@icisleri.gov.tr
Adres: Karatepe Mah. H. Yusuf Gökalp Cad. No:2/3 Hükümet Binası GÜRÜN / SİVAS